Sadece ekonomik bir sömürüye tabi oldugunu ve düsük bir ücretle yasamak zorunda birakildigini biliyorsak bir isci hakkinda cok az sey söylüyoruz demektir. Ama kiyafetinden ve konusmasindan dolayi kücük görülmekten korktugunu, nasirlasmis ve büyük ellerinden utandigi icin baska insanlarin yaninda ellerini saklamaya calistigini, cocuklarinin kendisi gibi isci olmasini istememesine ragmen isci olduklarini görüp üzüldügünü, üst-orta siniftan insanlarin cogu zaman kendisine selam vermeden gecip gittigini, kendisine saygi gösterilmezken baskalarina sürekli saygili davranmak zorunda kaldigini, ona ismiyle hitap edilirken baskalarina bey demek zorunda oldugunu biliyorsak, isci olmanin kültürel anlami konusunda cok daha fazla sey söylüyoruz demektir.
Sennett ve Cobb, Sinifin Gizli Yaralari baslikli elinizdeki bu calismada hayatin sadece ekmekle yasanmadigina iliskin yiginla örnek sunmaktadir. Dolayisiyla bu calismanin önemi, sinif bilincinin tek belirleyeninin iscilerin üretim sürecinde yasadiklari deneyimlerden ibaret olmadigini, buna ek olarak isyeri disinda girilen toplumsal iliskilerin, gündelik yasam pratiklerinin, kültürel degerlerin sinif bilincinin sekillenmesinde oldukca önemli oldugunu göstermesinde yatmaktadir.
